İnsan Kaynakları dediğimiz birim artık sadece maaş ve bordro işlerine bakan bir bölüm mü oluyor?
Marka aktivizmi, aktivist halkla ilişkiler, sosyal/toplumsal pazarlama gibi terimler yaygınlaşmaya başlamıştı.
'Aile şirketi' kavramıyla 'aile olmak' karıştırılıyor ve kültürümüzde aile olmanın birliktelik, yoldaşlık demek olduğu unutuluyor.
Sosyal medya; iletişimi çok yönlü hale getiren, sınırsız olanaklar sunan ve bu yüzden de her zaman bizi heyecanlandıran bir mecra oldu.
Covid19, tahmin ettiğimiz ve deneyimlediğimiz üzere pazarlama dünyasına da değişim ve yeni paradigmaya adaptasyon gerekliliğini getirdi.
Markaların bu platformları ciddiye alması yıllar aldı. Ancak platformlar o kadar hızlı büyüdü ki burada var olmak gerekliliği gün gibi ortadaydı.
Herkesin bildiğini söylemeyi çok sevmiyorum ama bazen söylemeden de olmuyor. Medya, bu alandaki harcamalar, bir yanda şirketler bir yanda kendine güveni tam ama yetersiz ajanslar… Bütün bunların iç içe geçtiği bir dünyayı uzunca bir süre izleyince ‘susmak’ maalesef imkansız oluyor.
Bloglar, mikro bloglar, görseller, infografikler vesaire derken bugün video konuşuyoruz. Videonun gücü bir gerçek elbette ama önemli olanın format değil, iyi içerik olduğunu acaba bazen göz ardı ediyor muyuz?